Aromaterapi
Hiç içinizden belli bir çiçeği koklamak geldi mi? Ya da bir bitkinin kokusunun sizi rahatlattığını fark ettiniz mi? Hatta bir çiçeğin kokusunun size iyi geldiğini düşündünüz mü? Yanılmıyorsunuz. Bazen ummadığımız bir bitkinin kokusunu sevmemiz bile o bitkiye ihtiyaç duyduğumuzu gösterebilir ve bu ihtiyaç aromaterapinin konusunu oluşturur.
1912 yılında Fransız kimyager Rene Maurice Gattefossé tarafından, ellerinin bir deney sırasında feci şekilde yanmasının ardından kendisini lavanta esansiyel yağı ile tedavi etmesiyle birlikte modern aromaterapinin temelleri atılmış oldu. Her ne kadar modern aromaterapi bu yıllarda ortaya çıkmış olsa da, Antik Mısır’dan kalan yazmalarda bile aromatik tedavilerin etkisinden bahsedildiği görülüyor. Bu yüzden aromaterapinin aslında oldukça uzun zamandır insan hayatında olduğunu söyleyebiliriz.
Günümüzde aromaterapinin belli bir şöhreti olduğu bir gerçektir. Ne yazık ki bu sahte şöhret, aslında hoş bir koku vermekten daha fazlasına yaramayan mumlar, şampuanlar, kremlerle sağlandı. Oysaki bu ürünlerin hiçbiri gerçek anlamda aromaterapötik değer taşımamakta. Gerçek aromaterapik ürünler yalnızca bitkinin özünü içerir, tedavi amaçlı ve klinik olarak, vücudun ona ihtiyaç duyup duymamasına bağlı olarak kullanılır. Sanılanın aksine aromaterapinin işlevinin güzel kokup kokmamasıyla hiçbir etkisi yoktur. Nitekim bazı çok etkili ürünler aslında çok kötü kokar. Üstelik zannedilenin aksine esansiyel yağlar her bitkiden elde edilmez ve piyasadaki ürünlerin pek çoğunun esansiyel yağ değeri bile yoktur!
Aromaterapi bir bitkisel tedavi yöntemi olsa da, fitoterapinin aksine bitkilerin yalnızca uçucu, aromatik kısımlarını kullanır. Bitkinin yaprak, çiçek, kök, kabuk, tohum veya meyvesinin, buhar damıtması (steam distillation), karbondiyoksit ekstraksiyonu (özütlemesi), solvent extraction (çözücü özütlemesi) veya elle çıkarılması (manual expression) yöntemiyle elde edilir. Elde edilen esansiyel yağlar aşırı yoğundur ve yüksek oranda aromatiktir. Bu yüzden kullanılmadan önce seyreltilirler.
Her ne kadar esansiyel yağlar üzerinde durulsa da, aslında yağ dışında başka kullanım çeşitleri de yaygındır. Örneğin hidrosoller, esansiyel yağların buhar distilasyon sürecinin sonunda ortaya çıkan su bazlı bir yan üründür. Bitkinin suda çözünebilen kısımlarını ve eser miktarda esansiyel yağ çözeltisini içinde barındırır. Son derece seyrek, nazik ve hafif aromalıdır. Ama her esansiyel yağ buharla damıtılmadığı için hidrosol üretmez.
Genel kanının aksine aromaterapik ürünler sadece koklatılmaz, cilde sürülmesi ya da oral yani ağzdan içme şeklinde de uygulanabilir.
Aromaterapinin çalışma prensipleri vücudun sinir sistemi ve kimyasal tepkimeleri üzerine kuruludur. Bitkiler, evrim sürecinde hayvan ve insanların bir alt basamaklarında yer alır. Bitkilerin bünyelerinde barındırdıkları moleküller, hayvan ve insanların bünyelerindeki çok bağlı moleküllerin daha basit ve ilkel halidir. Bitkiler binlerce yıldır bu kimyasal tepkimelerle oluşturdukları kokuları böcekleri çekmek, haşeratları uzaklaştırmak, bakteri ve mantar gibi mikroorganizmalarla mücadele etmek için kullanmıştır. Biyosentetik Şablon diye adlandırdığımız bu yapılanmada bitkinin moleküler yapısı, hayvan ve insanların moleküler yapısına karışmakta ve onlarda daha karmaşık kimyasal tepkimeler oluşturmakta uyumludur. Sinir sistemi ile etkileşime giren aromaterapik ürünler, vücudun bu kimyasal tepkimeleri oluşturmasını sağlar. Kokunun kendisi aslında bizim sinir sistemimizin bu kimyasal yapıları algılama metodudur.
Peki aromaterapi ile neler mi tedavi edilebilir? Örnekler arasında şunları sıralayabiliriz:
- Alerjiler
- Ağız Kokusu
- Bağışıklık Sistemi Zayıflıkları
- Böcek Isırıkları
- Deri Enfeksiyonları
- Hiperaktivite
- İştah Kaybı
- Kas ve Eklem Ağrıları
- Kaygı
- Kesikler ve Sıyırıklar
- Korku
- Pire ve Kene İstilası
- Uykusuzluk
- Yanıklar
- Yorgunluk
- Ve daha niceleri…
Belli kokuları sevmemek, onlardan hoşlanmamak olağandır. Tıpkı insanlar gibi hayvanlar da bazı kokuları sevmeyebilir. Esansiyel yağların güçlü etkileri nedeniyle hayvanlara uygulanması sırasında koşullu şartlandırma gerçekleşmesi olasıdır. Bu yüzden evcil hayvanınızın korkmuş ya da gergin ruh hallerinde değil, sakin zamanlarında, onu rahatlatıcı bir masajla veya sevgi dolu bir okşamayla aromaterapik ürünleri uygulamanız, evcil hayvanınızın da esansiyel yağlara karşı olumlu bir şartlanma geliştirmesini sağlar.
Tüm tıbbi ürünler gibi aromaterapinin de uzmanlarca önerilmesi gerekmektedir. Esansiyel yağların yoğun etkilerinin konvansiyonel tıp ile birlikte kullanımında beklenmedik ve ciddi etkiler ortaya çıkabilir. Yine aromaterapinin keskin yapısı, homeopatinin ihtiyaç duyduğu çalışma şartlarını baltalayabileceği için birbirlerini nötrleyebilirler. Aromaterapik ürünlerin bilinçsizce kullanılmaları, rahim kaslarında kasılmalara yol açıp düşüğe bile yol açabilir. Bu yüzden sahte ürünlerin teşviklerine aldanmayarak, bir uzmanın görüşü olmadan kullanılmamalıdır.
Bir uzmanın kontrolü altında kullanan aromaterapi sadece yaşam kalitenizi arttırmakla kalmayacak, doğayla olan bağınızı da güçlendirerek size dünyayla daha da iç içe bir yaşam sunacaktır.